Suç geçmişten günümüze güncelliğini koruyan toplumumuzun en güncel problemidir. Toplumumuzda işlenen suçlar kişilerin can ve mal güvenliğini açısından tehdit oluşturmaktadır. Suçun oluşmasında çok sayıda değişken olduğu için ileri düzeyde araştırmalar yapılsa da suçun ortaya çıkmasındaki etkenlerin tam anlamıyla çözüldüğünün söylenmesi güçtür. Yazımızda suçun oluşumundaki sosyo-ekonomik faktörleri ele alacağız. Toplumumuzdaki bireyler farklı yaş grupları ve cinsiyetlerine göre değişen oranlarda suç unsuru oluşturan olaylara karışmaktadır. Bireyin yaşam çevresi, hayat standardı, toplumdaki sosyal statüsü işlenen suçun nevi ve niteliğini değiştirmektedir. Bireyin ekonomik durumuna göre işleyebileceği suçlarda çeşitlilik vardır.
Türkiyede eğitimsizlik ve akabinde işsizlik toplumu oluşturan bireyleri suça teşvik eden unsurların başında gelir. Aile kaynaklı ya da dış çevrenin etkisinde kalarak bir insanı insan yapan ”Ahlak” olgusunun yerleşmemesi ”Hırsızlık” gibi kişinin mal varlığına kast ile başlayıp kişinin can varlığına gasp’a varacak şekilde haksız müdahaleler meydana gelmektedir. Toplumun refah seviyesinin yükselmesi insanların ekonomik manada rahatlaması ve işsizlik probleminin çözülmesi bir nebzede olsa hırsızlık türü suç unsurlarını azaltmaktadır. Ceza infaz kurumlarına girmiş olan bireyler her zaman için topluma tekrar döndüklerinde uyum sorunu yaşarlar. Bunun nedeni cezaevi alt kültürü oluşmasıdır. Cezaevi alt kültürü oluşmuş ve cezaevindeki yeniden topluma kazandırma çabalarına cevap vermeyen mahkum ya da tutuklular, Cezaevinden tahliye oldukları zaman sanki hiç cezaevine girmemiş gibi tekrar aynı suçları işleyip tekrar cezaevine girmekteler. Cezaevlerindeki yoğunluğun azaltılması ve cezaevindeki mahkumların topluma daha çabuk kazandırılması için yasalaşan yargı paketleri ile denetimli serbestlik tedbiri ile tahliye olan mahkumlar kısa zamanda yeniden aynı suç ile tekrar cezaevine girdikleri istatistiklerle göz önüne serilmiştir. Bu günden yaklaşık 2 yıl önce şahit olduğum bir olayda ; 15-16 yaşlarında hırsızlık suçundan onlarca sabıkası olan defaatçe cezaevine girip çıkmış bir çocuğun sormuş olduğu sizin maaşınız ne kadar sorusu ve devamında ”Senin bir yılda aldığını ben bir günde kazanıyorum” sözü Çocuğun nasıl bir psikolojide olduğu ve yaptığı yanlış hareketten az da olsa pişmanlık duymadığını gözler önüne sermiştir.Bu çocuk gibi düşünen ve davranan dışarıda onlarca çocuk olduğu aşikar. Toplumumuzun Ahlaklı çocuk yetiştirmek konusundaki eksikliği hiç gözardı edilemeyecek seviyede olduğu sonucuna varılabilir.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder